Alamet-i Farika Serisi #1: Idles
Kendini ve Dünyayı Sevebilmenin Öfkeli ve Vahşi Dışavurumu: IDLES
“Eğer biri seninle
Kendinle konuştuğun gibi konuşsaydı,
Dişlerini ellerine verirdim.
Kendini sev!“
Television, Joy as An Act of Resistance
Hepimizin isimlerini sıkça duysak da bir türlü hak ettikleri şansı vermediğimiz, kimi zaman şans versek de neden bu kadar sevildiğini kavrayamadığımız müzik grupları/müzisyenler vardır.
Ben Alamet-i Farika serisinde tam olarak bu problem üzerine gidip, bazı müzik gruplarını ve müzisyenleri bu kadar özel kılan ve büyük hayran kitlelerine sahip olmalarını sağlayan özelliklerinin neler olduklarını ele almak istiyorum.
İlk olarak ele almak istediğim grup, benim de mevzubahis problemle beraber hayli geç keşfettiğim IDLES.
“Onların da yaptığı bu işte,
Seni kendin gibi görünmek istememeye itmek.
Bu yüzden ki yığınla para harcıyorsun,
Başkası gibi görünmek için.
Kendini sev!“
Television, Joy as An Act of Resistance
Idles, 2009 yılında Bristol’den çıkmış ve günümüzde üretime hala devam eden bir grup. Yaptıkları müzik türü “post-punk” olarak anılsa da kendileri yaptıkları müziği belli bir tür altında ele alma fikrine pek de sıcak bakmıyor – 2009’dan günümüze değişen müzikleri de bu söylemi destekler vaziyette.
Peki, IDLES’ı bu kadar popüler ve sevilen bir grup haline getiren alamet-i farikalar neler?
“Ne tanrı ne de kral,
Sevmektir esas olan.“
Grace, Joy as An Act of Resistance
Alamet-i Farika 1: Müzikal Stil
Idles’ın sahip olduğu soundu ham, hassas ve enerjik olarak tanımlayabilmek mümkün. Özellikle tanınmalarını sağlayan “Joy as An Act of Resistance” albümlerinde sergiledikleri parçalar, post punk sayılabilecek türden agresif riflere, sert davullara ve harekete geçmeye davet eden bir tavra sahip.
Nitekim grup bununla kalmayıp, alışılagelmiş formların sınırlarını zorlamayı ve çizginin dışına çıkmayı oldukça seviyor. Şarkılarındaki keskin tempo ve mod değişimleriyle deneysel bir çizgi izleyerek dinleyiciyi ellerinde tutabiliyor.
Alamet-i Farika 2: Şarkı Sözleri
Benim için de IDLES’ı favori gruplarımdan biri haline getirmiş alamet-i farika sanırım bu.
Günümüz müzik sektöründe (adı üzerinde, sektör) şarkı sözlerinin önemi oldukça azalmış durumda. Çünkü Hızla değişen tüketim alışkanlıkları, sektörün üreten tarafını da yontmuş vaziyette.
Birçok müzisyen, sosyal medya platformlarında “hook” haline gelecek formülleri çözmeye çalışır halde ve sadece tüketici kitlenin değil, plak şirketlerinin de bu gidişattaki payı ne yazık ki çok büyük.
Bu doğrultuda hepimizin göz ardı etmeye çoktan alıştığı bir şey var: şarkı sözleri.
IDLES’ın vokali ve aynı zamanda söz yazarı Joe Talbot, konu söz yazarlığı olduğunda IDLES’ı belki de birçok gruptan farklı kılan bir özelliğe sahip: son derece dürüst ve açık sözlü, özellikle mesele kişisel çıkmazlar ve sosyal problemler olduğunda.
“Adam ol, otur aşağıya,
Kaldır çeneyi, kes sesini,
Dize çıksın çoraplar, ağlama,
İç şarabı, atma yalanı,
“Biraz taşklı ol”, dedi,
“Biraz taşklı ol.”“
Samaritans, Joy as An Act of Resistance
Ruhsal sağlık, toksik maskülinite, siyaset ve sosyal adalet gibi temaların etrafında şekillenen şarkı sözlerine sahip IDLES, şefkat dolu bir tutumu öfkeli ve vahşi bir tavırla harmanlayabiliyor. Gerek şarkı sözlerinin soundlarıyla olan tezatlığı gerekse grubun sahip olduğu maskülen imajın besledikleri kapsayıcı, eşitlikçi, sevgi ve şefkat dolu tutumla oluşturduğu tezatlık, grubun müzikal zihniyetine ve hayran kitlesine de ışık tutabilmemizi sağlıyor: Aykırılar, dikiş tutturamayanlar, ayak uyduramayanlar ve toplumdan dışlanmışlar.
“Ben gerçekten bir erkek evladıyım,
Erkek evladıyım ve ağlarım,
Kendimi seviyorum ve denemek istiyorum.
Bu yüzden ki babanın ağladığını da asla göremezsin.
Bu maskülinite maskesi,
Beni takan o maske,
Maske, maske, maske.“
Samaritans, Joy as An Act of Resistance
Sosyal normları ve eşitsizlikleri şarkılarında ele alan IDLES’ın aslında en büyük ve belki de tek motivasyonu, hepimizin yer yer unuttuğu o saf ve birleştirici duygumuz: Koşulsuz sevgi.
Nitekim grubun diğer bir baskın özelliklerinden biri de bu koşulsuz sevgiyi, konser alanlarına taşıyabilmek:
Alamet-i Farika 3: Canlı Performanslar ve Bütünlük
Güçlerini bir persona yaratmak yerine apaçık bir şekilde kendileri olmaktan ve kırılganlıklarını, özgüvensizliklerini bir ilham kaynağı haline getirmekten alan IDLES, bu tavrın gücü sayesinde dinleyici kitlesiyle de konserlerinde gönülden bir bağ kurabiliyor.
Seyirciler için oluşturulan bu “güvenli alan” algısı, IDLES’ın sahne performanslarını da özgürce ve seyirciyle bir bütün haline gelerek sergileyebilmelerine olanak sağlıyor.
Hayatınız boyunca elinize bir baget almamış olsanız dahi IDLES tarafından sahneye davul çalmak için davet edilebilir ve kucak dolusu sevgiye maruz bırakılabilirsiniz.
Çünkü IDLES sizi olduğunuz kişi için koşulsuz sevmeyi kendilerine ön koşul olarak görüyor.
Alamet-i Farika 4: Kültürel Etki
Günümüz toplumlarındaki problemlere protest bir tavırla yaklaşan IDLES, kitlesini de toplum üzerindeki bu problemlere karşı sessiz kalmamaya davet ediyor.
Böylece müzik kültürünü, modern kültürle harmanlayan IDLES’ın yarattığı kültürel etki de değinilmesi gereken bir diğer özellik olarak karşımıza çıkıyor.

Özetleyecek olursak IDLES; açık sözlülükleri, insani ve birleştirici tutumları, sevgi pıtırcığı olma yoluna adanmış alışılagelmişin dışındaki öfkeli ve isyankar tavırlarıyla, birçok grup arasından kolayca sıyrılabiliyor.
Tam olarak alamet-i farikaları da tüm bu tezatlıklardan ortaya bir ahenk çıkarabilmek.
Bir dahaki yazıda görüşmek dileğiyle,
Koşulsuz sevgiyle kalın!
“Büyümüş gözler üzerindeki ağaçlardan oluşan bir katedral
Uskumru gökyüzünün altında da bir çığlık denizi
Sahtekar, o sahtekar kafamda yaşayan
Ben senin yatağındaki bir örümcek miyim ki?
Kral adına ölü bir kanarya ve de bir hırsız
Yiğit, amigo bir kız
Ama sevmek hakkında şarkı söyleyeceğim işte, sevmek
Sevmektir esas olan.“
Pop Pop Pop, TANGK