Sıfır Atık (Zero Waste) Sistemiyle Yaşamak Mümkün mü?
Sıfır atığın uluslararası tanımı şöyle: “Ürünlerin, ambalajların ve malzemelerin yakılmadan ve çevreyi ya da insan sağlığını tehdit edecek şekilde toprağa, suya, havaya boşaltılmadan bilinçli bir şekilde üretilmesi, tüketilmesi, yeniden kullanılması ve geri kazanılması yoluyla tüm kaynakların korunması.”
Ancak sıfır atık kavramı, bir ürünün yaşam döngüsünün sonunda geri dönüştürülmesinin ötesine geçerek, ürün tasarımından başlayarak bir ürünün tüm yaşam döngüsünü kapsıyor ve malzemelerin değeri koruyacak, çevresel etkileri en aza indirecek ve doğal kaynakları koruyacak şekilde kullanılmasını ve yönetilmesini öngörüyör.
Bu şekilde yaşamak mümkün mü, nasıl mümkün, bu yazıda buna biraz bakalım.
Sıfır Atık Sisteminin Tarihçesi
Sıfır atık yaklaşımına yönelme konusunda toplumları harekete geçiren itici gücü, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren etkisini hissettirmeye başlayan çevre sorunları ve çözüm önerileri oluşturuyor. Sıfır Atık (Zero Waste) kavramının ilk defa 1970’lerde Amerikalı kimyager Paul Palmer tarafından kullanıldığı kabul ediliyor. Palmer, 1973 yılında Silikon Vadisindeki işletmelerin yeniden kullanılabilecek temiz ve değerli kimyasalları attıklarını fark ediyor ve bunun üzerine bu maddelerin ticaretini yapan Sıfır Atık Sistemleri Anonim Şirketi’ni kuruyor. 1980’li yılların başlarında, Amerika Birleşik Devletleri’nde çöplerin yakılmasının çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin ortaya çıkmasıyla beraber yakma karşıtı eylemler sıfır atık yaklaşımına giden yolda önemli bir mihenk taşı haline geliyor. 1988’de Seattle’da atığın kadar öde (PAYT) yaklaşımı başlatılıyor, bu yaklaşım, atık hizmetlerinden yararlanan her kullanıcının (gerçek kişiler, ticari işletmeler ve tüzel kişiler) ürettiği atık miktarının hacim veya miktarına göre değişken oranlarda ödeme yapmasına dayanan bir sisteme dönüşüyor. 1996’da Canberra (Avustralya), 2010 yılında sıfır atık hedefine ulaşabilmek amacıyla sıfır atık hedef ve kurallarını yasalaştıran ilk şehir oluyor. 1997’de Yeni Zelanda Sıfır Atık Vakfı (Zero Waste New Zealand Trust) kuruluyor ve vakıf Yeni Zelanda’nın sıfır atık yaklaşımını başaran ilk topluluk olması için bir takım girişimlerde bulunuyorlar.
2002 yılında dünyada sıfır atık yaklaşımın gelişimine rehberlik edecek standartların oluşturulması amacını taşıyan Uluslararası Sıfır Atık Birliği (Zero Waste International Alliance-ZWIA) kuruluyor. Aynı yıllarda William McDonough ve Michael Braungart’ın Beşikten Beşiğe: Bir Şeyler Yapma Şeklimizi Yeniden Biçimlendirmek (Cradle to Cradle: Remaking The Way We Make Things) isimli kitap (Nizar vd., 2018: 4). McDonough ve Braungart (2002), Sanayi Devrimiyle birlikte başlayan tek boyutlu üretim modelinin devasa miktarda atık yarattığına değiniyor; ömrünü tamamlamış ürünlerin tekrardan yararlı birer eşyaya nasıl dönüştürüleceğine veya atık haline gelen ürünlerin başkaları için yeni bir kaynak olarak nasıl kullanılacağını ele alıyor.
Sıfır Atık Hareketi, Brezilya’da ortaya çıkan ve Arjantin, Porto Riko, Meksika, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya’ya yayılan Zero Waste Youth organizasyonu altında dünyanın dört bir yanındaki gençler arasında da büyümeye devam ediyor. Sıfır atık mesajını yaymak için sıfır atık toplantılarına ve etkinliklerine liderlik eden yerel gönüllü elçilerle, bu organizasyonlar büyüyor.
Uluslararası Sıfır Atık Günü, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 14 Aralık 2022 tarihinde kabul ediliyor. Etkinlik 2023 yılından itibaren her yıl 30 Mart’ta düzenlenmek üzere devam ediyor olacak. “Uluslararası Sıfır Atık Günü” boyunca Üye Devletler, Birleşmiş Milletler sistemi kuruluşları, sivil toplum, özel sektör, akademi, gençler ulusal, ulus-altı, bölgesel ve yerel sıfır atık girişimleri ve bunların sürdürülebilir kalkınmaya katkıları konusunda farkındalık yaratmayı amaçlayan faaliyetlere katılmaya davet ediliyorlar.

Neler Yapılabilir?
Sıfır atık, sürdürülebilir bir yaşam için tüm insanlık tarafından benimsenmesi gereken bir bilinçlenme hareketi aslında. Sıfır atık hakkında farkındalığın artması, bunu sağlayacak uygulamaların gelişmesi oldukça önemli. Plastik kullanımını azaltmak, geri dönüştürülebilir atıkları kullanıma kazandırmak, atıkların ayrıştırılması için çevre düzenlemeleri yapmak sıfır atık hedefi için yapılması gerekenler arasında sayılabilir.
Aşırı ve gereksiz tüketimden kaçınmak, plastik yerine cam, bez gibi alternatifleri tercih etmek,atıkları geri dönüşüm kumbaralarına atmak, bozulan eşyalarımızı tamir etmek, gıdaların doğru saklama koşullarıyla ömrünü uzatmak ve israftan kaçınmak, giysi kumbaralarını kullanmak, kağıt israfının önüne geçmek, böylelikle ağaç kesimlerini azaltmak, sera gazı salınımını azaltmak, depolama alanlarında tasarruf elde etmek, enerji tasarrufu elde etmek, hammadde tasarrufu elde etmek elimizde ve mümkün. Organik atıkların kaynağında ayrıştırılması yani kompostlanması ve toprağa döndürülmesi de kişisel olarak yapabileceğimiz şeylerden.
Kendin Yap (DIY) projeleri sosyal medyada çok revaçta. Bunların da çoğu sıfır atık yaklaşımına uygun olabiliyor. Örneğin delinmiş çorabın oyuncağa dönüşmesi, organik diş macunları, deterjan yerine geçen doğal temizlik malzemeleri üretimleri, ev yapımı sirkeler, eskimiş giyim kuşamları kesip biçerek kumaşları başka ürünlere dönüştürmek… Biraz da yaratıcılığınıza kalmış.
Atıkları sıfıra indirmek elbette imkansız. Bilinçli seçimlerle atıkları ne kadar azaltabilirsek, sıfıra ne kadar yaklaşabilirsek insanlık için kar sağlayacağız. Bunun için işletmeler ürünlerinin yaşam döngüsünü en başından itibaren hesaba katarak, ambalaj atıklarını azaltarak ve sürdürülebilirliğe öncelik veren tedarikçilerle ortaklık kurarak sıfır atık stratejileri geliştirebilir. Üreticiler, üretimde tehlikeli kimyasalları en aza indirip ürünleri daha dayanıklı hale getirilebilir; daha az kaynak tüketen yoğun üretim ve nakliye yöntemleri tercih edilebilir. Yine belediyeler kentsel tarımı teşvik edebilir ve gıda atıklarını hayvancılık, yeşil alan bakımı gibi alanlarda kullanabilir.
Sıfır Atık yaklaşımını derinlemesine anlatan pek çok belgesel çekilmekte. Ülkemizde Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’nde gösterilmiş pek çok filmde sıfır atık yaklaşımına dair farkındalık oluşturuldu. Yine okullarda konunun eğitimine ve uygulanmasına dair pek çok proje geliştirmek mümkün.
Sıfır Atık Hiyerarşisi Nedir?
Sıfır atık, genellikle geri dönüşüm kavramı ile karıştırılıyor. Geri dönüşüm, sıfır atık yaklaşımının bir aşaması, ancak sıfır atığın asıl amacı, atık oluşumunu baştan engellemek. Bunun için de sadece atıkların geri dönüştürülmesi yeterli değil. Atık oluşumunun önüne geçmek için üretimde sıfır atık yaklaşımının benimsenmesi ve atık yönetiminin detaylandırılması gerekiyor. Özellikle çöpleri geri kazandırmak için atık yönetimi yapabilmek çok önemli. Bu noktada sıfır atık hiyerarşisinden bahsediliyor. Sıfır atık hiyerarşisinin ilk basamağı, yani daha çok uygulanması gereken aşama, ürünlerin baştan sıfır atık bilinci ile tasarlanmasıdır. Hareketin başlıca amacı budur. Çevreye zarar vermeden atık yönetimi için tercih edilebilecek diğer adımlar ise atık azaltma, yeniden kullanma ve geri dönüştürme olarak sıralanıyor. Hiyerarşinin en alt basamaklarında ise yakma ve biriktirme var, bunlar çevreye zarar verişlerinden ötürü tercih edilmemesi gereken yöntemler olarak değerlendiriliyor.
Amerika Birleşik Devletleri Belediye Başkanları Konferansı’nda aşağıdaki gibi bir Malzeme Yönetimi Hiyerarşisi tanıyan bir Sıfır Atık tanımı ve bir dizi Sıfır Atık ilkesi benimsenmiş:
- Atıkları, Toksisiteyi, Tüketimi ve Ambalajlamayı Azaltmak
- Onarmak, Yeniden Kullanmak ve Bağışlamak
- Geri Dönüşüm
- Kompost
- Atıktan Enerji Üretimi
- Katı Atık Depoları Kullanımı
Türkiye’de Sıfır Atık Yaklaşımı Ne Durumda?
Türkiye’de sıfır atık bilinci gelişmeye ve projeler çeşitlenmeye başladı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2019 yılında Sıfır Atık Yönetmeliği yayımladı. Yönetmelik ile sıfır atık uygulamalarının geliştirilmesine ve hedefe yönelik yapılan çalışmaların yaygınlaştırılmasına katkı sağlanıyor. Yönetmelikte belirtilen Sıfır Atık Belgesi farkındalığın yayılması için teşvik edici düzenlemelerden biri.
Sıfır Atık Belgesi, üretim ve atık yönetimini atık oluşumunu azaltacak şekilde geliştiren işletmelere verilen bir belge. Belgeyi almak için işletmeler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın işletmenin uygulamaları hakkında istediği bilgileri tamamladıktan sonra “Sıfır Atık Bilgi Sistemi” üzerinden başvuru yapabiliyor. İşletmenin başvurusu kabul edilirse ilk aşamada Temel Sıfır Atık Belgesi alınıyor. Sıfır Atık Belgesi bulunan havalimanı, belediyeler, alışveriş merkezleri gibi büyük ve kalabalık işletmelerin temel belgeyi aldıktan 12 ay sonra gümüş, altın veya platin sıfır atık belgeleri için başvurmak durumundalar. Hayata geçen başarılarına göre değerlendirilen işletmeler, temel seviyedeki belgelerini yükseltebiliyorlar.
Melis Zararsız