“Renkler ve Distopya” Beste Saylar ile Söyleşi
Geçtiğimiz günlerde Artlocalist’te genç sanatçı Beste Saylar ile sanatı üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Beste, bize kendinden bahsedebilir misin? Beste Saylar kimdir?

Aslında zor bir soru… Beste kimdir sorusuna cevap verebilmek, ne kadarını paylaşmak gerektiğine karar vermek zor. Beste nasıl bir kızdır? Beste çocukluğundan beri resim yapan bir kızdır. Derslerde defterin kenarına desenler çizen bir kız. Annemi çağırırlarmış okula, derslerde kopup gidiyor diye. Ne olacağımın göstergeleri. Ben sonra işletme okudum. Babam işletmeciydi. Denizcilikle ilgileniyordu. Kızlarım da denizcilik sektöründe olsunlar istedi babam. Ben kendi yolumda ilerlemek istedim. İşletmeden çıkıp, babamın yolundan önce ben neydim, kimdim sorusunu kendime sordum, ben hep resim yapmak istiyordum diye düşündüm ve yüksek lisansımı sanat üzerine yapmaya karar verdim, Amerika’ya gittim. Şimdi ise yine denizcilik sektöründeyim, galiba bir sirkülasyon var hayatımda, bu sirkülasyonla gitgeller yaşayan biri Beste.
Aileden gelen beklenti ve gidişata rağmen tutunduğun sanat takdir edilesi bir şey. Peki sen kendi sanatını nasıl tanımlıyorsun? Sanatı tercih etmek güçlü bir karar. Arkasında bir motivasyon olması gerekiyor, yoksa akıl karı bir yol olmayabiliyor. Belirli bir formülü olmaması gibi parametreler bulunduruyor. Sen neden bu yolu seçtin sence?

Kendi içimdeki gitgelleri, sıkıntıları sanatla dışarı attığımı düşünüyorum. Çok konuşkan bir insan değilim. Dışardan görünüşümle içimdeki gelgitleri çok gösteren biri değilim. Sanat bana içimdeki o sıkıntıları atmamda yardımcı oluyor. Sanatım anlaşılır mı endişesi hiç yaşamadım, şaşırılacak şekilde de içimdekileri karşı tarafa aktarabildiğimi gördüm. İnsanların geri bildirimlerinde beni anladıklarını fark ettim ve bu beni mutlu etti.
Sanatıma değinecek olursam, dışarıdan renkli ama içeride bir derinlik var, o gelgitler, distopik durumlar yansıyor bence. Sürreal çalışıyorum. Dışarıdan renkli ama içeriden karanlık olarak nitelendirebilirim sanırım sanatımı.
Dışarıdan renkli ama içeriden karanlık dediğin nitelik bir seçim mi peki, buradaki motivasyonun nedir acaba?

Neden öyle çıktığını bilmiyorum, bunu planlamıyorum. Kalemi aldığım anda, elim direkt olarak çizmeye başlıyor ve bunlar çıkıyor. İçimdeki sıkıntılar bu şekilde dışarı çıkıyor sanırım.
Evet, zaten genelde sanatçılar bu çatışmalardan sanat ürettiklerini dile getiriyorlar çoğunlukla. Sanatın şifa durumu da var, sanatçıya da gözlemciye de iyi gelen bir yanı var. Sana da şifa oluyormuş gibi geldi.
Evet, beni iyileştirdiğini düşünüyorum ben de.
Amerika’daki yaşamına dönecek olursak, oranın sana neler kattığını anlatmak ister misin? Altı yıllık süreç boyunca kültürel olarak yaşadıkların, belki çatışmalar yaşadın, ya da belki ilham kaynağı olarak sana yansıdı, bunların olumlu bir etkisi oldu mu senin üzerinde? Buradaki yaşamınla karşılaştırmak da istersin belki.
Ben New York’ta yaşadım. Orada insanlar çok mutlu görünüyorlar, çok neşeli konuşuyorlar, ancak içlerinde bir yalnızlık var. Herkes çok yalnız, herkesin köpeği var mesela. Türkiye’de biz biraz daha iç içeyiz kültürel olarak, daha samimiyiz, arkadaşlıklarımız daha yakın. Orada insanlarda içsel bir kopukluk var, net olarak hissediliyor. O yüzden ben de yalnız hissettim.
Bu farklar sanatına yansıdı mı peki oradayken?
Oradayken çok çalışıyordum, okulda da çalışıyordum, okuldan sonra da bir iş hayatım oldu, orada resim yapma fırsatı bulamadım çok fazla. Türkiye’ye geldikten sonra ise yaşadığım o yalnızlığı resimlerime kesin yansıtmışımdır.
Dijital dünyanın sanat üzerinde bıraktığı etki, gelecekteki muhtemel etkileri hakkında izlenimin var mı? Sence iyi bir yere mi gidiyor yoksa her şeyin robotikleşmesi dolayısıyla daha karanlık bir yere mi gidiyor? Bu kadar dijitalleşmenin sanat üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsun?

Ben bu konuda karamsar düşünmek istemiyorum. Şu an aklımıza gelen herhangi bir konuyu bir tıkla Google sayesinde öğrenebiliyoruz. ChatGPT sayesinde pek çok bilgiye ulaşabiliyoruz. Belki başkalarından, ikinci üçüncü ağızdan öğrendiğimiz şeyler şimdi internet sayesinde tek bir ağızdan bize ulaşıyor. Yapay zekanın tek dilinden geliyor bilgiler. Ben olumlu bakıyorum açıkçası gelişmelere. Dijital sanatın benim sanatıma etkisi konusunda ise hala keşifteyim, henüz net bir cevap veremiyorum.
Görsel sanatların sosyal medyada, belki özellikle Instagram’da artık görünür olmasıyla ilgili neredeyse dayatılmış zorunluluklara, sanatçıların influencer olmaları gerektiği, içerik üretmeleri gerektiği gibi bir düzen üzerinden kurulan baskılara nasıl bakıyorsun? Sosyal medya ve sanatçı olmanın bağına bakışın nedir? Yaratılan bu havuzla ilgili ne düşünüyorsun?

Çok açık konuşacağım, Instagram hesabım yoktu benim uzun bir süre. Şimdi kullanıyorum çünkü yaptığın bir resmi paylaşmazsan o bir sanat değil, o bir resim değil gibi bir hale geldi gerçekten de. Paylaşınca bir sanat haline geliyor adeta. O paylaşımı yapabilmek için bir araç olarak kullanıyorum ben de. Resimde bir de şöyle bir konu var, resim bitince paylaşıyoruz, bir de yapma aşaması var, o yapım aşamasında bir şeyler paylaşmak bana çok zor geliyor. Resim çalışmalarımın bir akışının olduğunu belirtmek için zaman zaman story paylaşıyorum ama o bana çok zor geliyor. Kendimi paylaşmayı da sevmiyorum, yaptığım işler konuşulsun. Belki “bunları yapan kişi benim” diye koymam gerekiyordur bilmiyorum ama onu henüz beceremedim. Kendinden ne kadar vermek istiyorsun, karşındaki seni nasıl algılasın istiyorsun, bunlar benim için önemli. Bu tabii ki, insanların kendilerini nasıl göstermek istediklerini ayarlayabilecekleri güzel bir araç aslında.
İki yıl önce Türkiye’ye dönüşünün, İstanbul kentinin sanatına nasıl yansıyacağını düşünüyorsun? İstanbul biricik bir kültür. Bu kültürel zenginlik, bu tarihi doku sanatını nasıl etkiler?
Türkiye’ye dönüşümün sanatımı nasıl etkileyeceği, bu ülkenin direkt olarak bana nasıl hissettirdiği şeklinde yansıyacak. Türkiye bu aralar bana nasıl hissettiriyor diye düşünecek olursam; karmaşık hissettiriyor. Bağırış çağırış, yüksek ses, rap müzik gibi duygular hissettiriyor.
Sanatını genel anlamda neler etkiliyor, nelerden besleniyorsun? Filmlerden, müziklerden, yaşadıklarından…
Yaşadığım şeyler sanatımı besliyor. Olan bitenden kalbime yansıyanlar bana bir şeyler hissettiriyordur ve ben o duyguları içimde halledemiyorumdur, halledebilmek için resmimi araç olarak kullanıyorum. Bu anlamda benim terapi yöntemim sanatım.
Tüm sorularımıza verdiğin samimi cevaplar için teşekkür ederiz.
Ben de sorularınız için size teşekkür ederim.
Beste Saylar’ın instagram hesabından eserlerini inceleyebilirsiniz: @besstes