Hızlanmayı Reddeden Yaşam: Yavaş Şehir (CittaSlow) Kavramı
Küreselleşmenin etkisiyle şehirler hızlı yaşanan, üretimden çok tüketimin olduğu yaşam alanları haline geldi. Şehirler bir arada güven içinde yaşanacak yerler olmaktan çıktı, yaşama dair her şeyin daha hızlı meydana gelmesi için tasarlanan alanlara dönüştü adeta.. Bunun getirisi olarak daha hızlı yemek yemek, daha hızlı alışveriş yapmak, gideceğimiz yere daha hızlı varmak için koşturup duruyoruz. Bu yaşam tarzı evde uzun uzun pişen yemekler yapıp yemek yerine fast food lokantalarını, bakkal manav gibi küçük esnafdan alışveriş yapmak yerine AVM’leri, daha çok park ve yeşil alanda kaliteli vakit geçirmek yerine otoparkları ve geniş otoyolları hayatımıza soktu. Şehirler bu hızlı tüketimin sonucunda kaynaklar bakımından kendi kendine yetememeye, dünyanın birçok köşesindeki kaynakları yok etmeye, doğaya ve canlılara zarar vermeye başladı. Bu yaşam modelinin sağlıksız olduğu ve sürdürülebilir olmadığı aşikar aslında…
Bize yavaşlamamızı hatırlatan bir akım olarak SlowFood ( yavaş yemek) hareketine bu sayfalarda yer vermiştik. Yavaş Şehir (CittaSlow) Hareketi ise başta Slow Food hareketini kentsel boyuta taşımak amacıyla 1999 yılında İtalya’da biraraya gelen 4 belediye başkanının önderliğinde kurulmuş. Daha sonra tüm dünyadan belediyelerin üye olabileceği uluslararası bir birlik haline dönüşen Yavaş Şehir kavramı, aslında yukarıda anlatmaya çalıştığımız tüketim toplumu yerine iyi yaşamı seçen şehirlerin kendi aralarında kurdukları bir ağ olarak da düşünülebilir. Birliğe üye olmak isteyen şehirlerin üye olabilmeleri için birliğin belirlediği kriterler üzerinden değerlendirilmesi yapılmakta ve Cittaslow felsefesine uygunluğu denetlenmekte.

Şehirler adına yavaş kelimesinden kasıt daha çok “sakinlik” aslında. Bu hareketin kuruluş amacı şehirlerin öz kimliklerine sahip çıkarak küreselleşme sonucu ortaya çıkan “aynı”laşmanın önüne geçmek bir yandan da. Her şehrin kendine has bir dokusu var. Amaç geleneklere, göreneklere, özgün zanaatlara, mimariye, esnafa sahip çıkılması ve desteklenmesi.
Cittaslow hareketi (https://www.cittaslow.org/), insanların güven içinde sosyalleşebilecekleri, kendine yeten, sürdürülebilir, el sanatlarına, doğasına, gelenek ve göreneklerine sahip çıkan ama aynı zamanda alt yapı sorunları olmayan, yenilenebilir enerji kaynakları kullanan, teknolojinin kolaylıklarından yararlanan şehirlerin de mümkün olduğunu göstermeyi hedeflemekte.

İtalya’da başlayan bu hareketin uluslararası bir ağ haline gelmesi 10 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleşmiş. 33 ülkede bugün itibari ile 303 şehirde uygulanan ağa üye olan şehirlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. 2009 yılında kurulan Cittaslow Türkiye ağının 2024 itibariyle 25 üyesi var. Farklı şehir özellikleri bulunan her bir şehrin Yavaş Şehir olmasında temel kıstas Yavaş Şehir kriterlerinin %50’sini gerçekleştirmesidir. Daha sonra da şehirlerin bu kriterlere uygun projeler yapması gerekiyor. Her 3 yılda bir gerçekleştirilecek olan denetimlerde altyapı, kentsel yaşam kalitesi, yerel, turistik ve ekonomik değerler, misafirperverlik, farkındalık ve eğitim, sosyal uyum ve ortaklıklar alanlarında politikaların üretilip üretilmediğine bakılıyor.
Küreselleşmeyelim mi? Turizm Yapmayalım mı?
Yavaş şehir hareketi küreselleşme karşıtı olmadığının altını çizen bir hareket. Bu oluşuma ilişkin yanlış algı oluşmaması adına şunlar söylenebilir. (Cittaslow Bilgi Notu, 2014: 4, EKEV AKADEMİ DERGİSİ Yıl: 22 Sayı: 76)
Cittaslow:
• Geriye gitmek ya da eskide yaşamak değildir, aksine şehrin tüm değerlerine sahip çıkarak onları gelecek nesillerle paylaşmasıdır.
• Araç kullanımını yasaklamak değildir. Fakat hem şehir sakinlerinin hem de ziyaretçilerin rahat dolaşabildikleri ve nefes alabilecekleri alanlar yaratmaktır.
• Teknolojinin karşısında olmak değildir. Aksine, e-belediye hizmetlerinin sunulmasını ve vatandaşların bu hizmetlerden faydalanabilmesi için eğitilmesidir.
• Daha yavaş yemek değildir. Daha sağlıklı olan yerel besinlerin, organik ürünlerin ve yemeklerin teşvik edilmesidir.

Türkiye’de Yavaş Şehirler Var mı?
Türkiye içinde Uluslararası Yavaş Şehir Birliği’ne ilk katılan şehir İzmir’in Seferihisar ilçesi olmuştu. Şu an bu birliğe katılan:
Bitlis Ahlat, Muğla Akyaka, Malatya Arapgir, Kastamonu Daday, Isparta Eğirdir, Antalya Finike, İzmir Foça, Sinop Gerze, Çanakkale Gökçeada, Bolu Göynük, Ankara Güdül, Ufra Halfeti, Bursa İznik, Erzincan Kemaliye, Muğla Köyceğiz, Bolu Mudurnu, Ordu Perşembe, Karabük Safranbolu, İzmir Seferihisar, Tekirdağ Şarköy, Artvin Şavşat, Erzurum Uzundere, Kırklareli Vize, Isparta Yalvaç ve Aydın Yenipazar bölgelerimizdir.
Yavaş Şehir felsefesinin başarılı olabilmesi yerel halkta farkındalık oluşturmak adına gerekli çalışmaların yapılmasına bağlı kuşkusuz. Ayrıca gelecekte bu felsefenin devam etmesi için çocuklara da bu bilincin aşılanması adına başta okullarda olmak üzere gerekli eğitimlerin gerçekleştirilmesi şart. Ülkemizde yapılan araştırmalar yavaş şehir olmanın gerekliliklerini tam olarak yerine getiremediğimizi gösteriyor. Bu bölgelerde belediye başkanlarıyla yapılan görüşmelerde başkanlar bu yolculuğun yani yavaş şehir, sakin şehir olabilmek için tüm kriterleri gerçekleştirmenin oldukça uzun ve meşakkatli olacağı ve hemen pes edilmemesi gerektiği konusunda hemfikirler.

Eylül 2024’te Eğirdir’de yapılan CittaSlow Türkiye toplantısında Cittaslow Türkiye Ağı’na üye belediyelerin çalışmaları, aday belediyelerin süreçleri değerlendirildi. Aday belediyelere gerçekleşen teknik geziler ele alınırken, yapılacak çalışmalara ilişkin karşılıklı fikir alışverişinde bulunuldu. (https://cittaslowturkiye.org/tr/)
Bu akım, bu oluşum aslında bir felsefe, bir hayat görüşü. Uzun vadede geleceğe yönelik atılan çok olumlu adımlar aslında. Umarız ülkemizde yavaş şehir/sakin şehir felsefesini benimsemek isteyen, bunun turizme de katkılarını kavrayarak kendi toplumu ve ülkesi için en doğru, en sağlıklı ve en verimli kararları verecek olan şehirler artar.
Melis Zararsız
Fotoğraflar:
Gabriella Clare Marino
Taha Berk